Duygularını belli edememek.

by - 12:47


 En son ne zaman annene sarıldın? Ne zaman babanın gittin yanağından öptün, Ne zaman kardeşine seni çok seviyorum dedin? En yakın arkadaşına ne zaman iyi ki benim arkadaşımsın dedin? Ben en son ne zaman bunları yaptım hatırlamıyorum. Belkide hiç yapmadım! Duygularımı belli etmek benim için hayattaki en zor şey olmuştur. Nedense duygularımı belli etmekten hep çekinmişimdir. En üzgün zamanlarımda içime kapanırım. Kimseye söylemem. Kan içerim kızılcık şerbeti içtim derim. Eee dedim de ne bok oldu. Kendi kendimi yedim bitirdim. Çok sevdiğim değer verdiğim birine sözlerle değilde davranışlarımla onu sevdiğimi belli ederim. Onu korur kollarım, yanında olurum, hasta olduğunda neden hasta oldun diye ağzına sıçarım, severken gerizekalı yaaa diye severim. Daha ne istiyorsunuz lan benden! Mutluluk, hüzün, sevgi, kızgınlık bunların hepsi duygular değil midir? Galiba ben sadece birisine kızdığım zaman belli edebiliyorum. Hemde öyle böyle değil. Hele birde o kızdığım konuda haklıysam karşımdakinin vay haline. O çene hiç durmaz adamın kafasını patlatırım dır dır. Ah bir bilse beynimden hangi fantezilerle kaç kere işkenceler uyguladığımı. Kafasını asfalta sürtmek mi dersin, diş etlerinin ve tırnak diplerinin her bir noktasına toplu iğneler sokmak mı dersin, erkekse çükünü koparıp köpeklere atmak mı dersin her türlüsü. Hayır hayır psikopat değilim. Sadece fantezi dünyam çok renkli bebeğim dediğim anda vur banaaaa. Birisinin yanında ağlamaktan nefret ederim kendimi nedense çok acizmiş gibi hissettiriyor. Birisi benim yanımda istediği gibi ağlayabilir, salyasını sümüğünü akıtabilir. Benim için hiç problem olmaz. Tabi saçma sapan bir nedenden dikkat çekmek için falan ağlıyorsa 1 ay dedikodusunuda yaparım. Yok öyle bütün ilgi bende olsun diye göz yaşı akıtmak. Göz pınarlarını oyarım valla. O akıttığın göz yaşı, insanların duygularıyla oynamak o kadar kolay değil yelloz. Bu duygularını belli edememenin bence tek kötü yanı, sevdiğim insanlara onları çok sevdiğim söyleyemeden kaybetmek. En büyük pişmanlığım bu olurdu heralde. Her aklıma geldiğinde kendimi zorluyorum, sarıl ne olacak, öp ne olacak, seni seviyorum de ne olacak. Ben sana söyleyeyim ne olacak karşındaki insan çok mutlu olacak, bütün günü mutlu geçecek. Ama olmuyor be arkadaşım yapamıyorum işte. Bunda galiba küçüklüğümün çok büyük payı var. Ben hep çok kilolu bir çocuktum. Bazı piç kurularıda benimle dalga geçerdi. Şişko patates yarım kilo domatessss. O patates seni siksin yavşak. Bende güzel bir dayak atardım hemde öyle böyle değil. Senmisin bana şişko diyen, pata küte dalardım. Güçleride yetmezdi zaten sincap gibi birşeylerdi. Dayağı yer otururlardı. Benimkisi sadece incinen duygularının, kırılan kalbinin intikamıydı.Birde belkide sussun diye göz korkutmaydı. Yani işin özü o zamandan anladım insanlar için sizin duygularınızın hiçbir önemi olmadığını. Canları isterse kalbinizide kırarlar hislerinizide. Bende üzülmemek için, kendimi ezdirmemek için kapattım gitti duygularımı varsın duygusuz olayım. Kimsenin kalbini kırmayayımda.  

You May Also Like

0 yorum